Doğruların Önemini Yitirişi ve Hakikat Arayışı
Teknolojik gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan yeni medya, haberin toplanma ve yayılma hızını, etki alanını genişletmekte aynı zamanda haber üreten aktörleri de çoğaltmaktadır. Yeni medyanın sunduğu olanaklardan yararlanabilen herkes artık “yurttaş muhabir” olarak gönüllü şekilde haber üretim sürecine katılabilmektedir. Yeni medyanın gazetecilik pratiğine sunduğu fırsatlar ve kolaylıklar beraberinde yeni tehdit alanları ve sorunları da getirmiştir. Bu sorunların başında “yalan haberler (fake news)” gelmektedir. Günümüzün en büyük problemlerinden biri, haberciliğin temel ilkelerinden olan “haber doğrulama” ilkesinin atlanarak yalan haberlerin çok hızlı biçimde sosyal medyada yayılmasıdır. Yapılan araştırmalar da Türkiye’nin yalan haberlere karşı en az savunmasız durumda olan ikinci ülke olduğunu göstermektedir (Açık Toplum Enstitüsü, 2018 Raporu).
Oxford Dictionaries, İngilizce’de 2016 yılının kelimesi olarak ‘post-truth’u seçti. ‘Post-truth’ bir sıfat olarak, ‘nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu’ şeklinde tanımlanıyor. Türkçe’ye ‘gerçek-ötesi’, ‘gerçek-sonrası‘ ya da ‘post-olgusal’ şeklinde çevirmek mümkün. Post-truth bir kavram olarak son on yıldır ortalarda olsa da, kullanımın ilk olarak Brexit referandumu sırasında ciddi şekilde arttığı görülüyor. Asıl patlamayı ise, ABD başkanlık seçimleri sırasında ve sonuçlar açıklandıktan sonra yaşamış. En yoğun kullanılan hali ‘post-truth politics’ yani ‘post-olgusal siyaset’ şeklinde olmuş
2016 yılında ‘post-truth’ teknik bir terim, marjinal bir kelime olmaktan çıkarak, ana akım medyada açıklaması verilmeksizin doğal bir şekilde kullanılmaya başlanmış. Yayın araçlarının sahipliği açısından, ana akım medyadaki varlığını ironik bir şekilde yeni medyaya da taşıyan bir ‘post-truth’ kavramıyla karşı karşıya kalmamız; yeni medyanın, yeni eşik bekçilerini yaratmasına sebep olmuştur. Peki az önce ne mi anlattık… Sosyal medya platformlarında sansürün hikayesini…
Yayın araçları sahipliğinin yeni medyaya da taşınması gibi bir ironiden bahsetmekle beraber, her birimizin içerik üreticisi olduğu bu yeni zamanların medyasında da içeriklerimiz kontrolden geçiyor. Haberinizin doğruluğu, paylaştığınızın etikliği reellik deği; ekonomik ve siyasi ortama uygunluk çerçevesinde geçerli maalesef… Yine de karamsarlığa kapılmadan, yılmadan, yıkılmadan kendimize anlatmaya devam 🙂